İshak Paşa Sarayı - Ağrı

İshak Paşa Sarayı - Ağrı

Whatsapp Facebook Twitter LinkedIn

Doğubayazıt’ın 7 kilometre güneydoğusunda, Eski Beyazıt’a ve ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, pek çok bölümleri olan komple bir saraydır. Birinci Dünya Savaşı'na kadar Bayezid Sancağı bu saraydan yönetilmiştir.

İshak Paşa Sarayı Ne Zaman Yapılmıştır?

Sarayın yapımına 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’te 99 yılda) tamamlanmıştır. Mimarı, Ahıskalı ustalardır. Saray 115X50 metre boyutlarında, tesviye edilmiş Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelmektedir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7 bin 600 metrekare bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır. Bir saray için gerekli tüm bölümler harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, cami, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vb.) vardır. Her odada ocak, dolap yerleri vb. görülmektedir. 

Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu cephesindedir. Anıtsal taçkapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma, süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır. Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden eşsiz bir değere sahiptir.

Tek kubbeli cami, iki ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmaktadır. Caminin kıble duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş olup, muhtemel Abdi Çolak Paşa ile İshak Paşa ve yakınları için yapılmıştır. Sarayın Selamlık) kuzey cephesinde dışa sarkan dört ahşap konsolda üstte kanatlı ejder, onun altında aslan, en altta insan figürleri yer almaktadır ki çok ilginç ve sanatkaranedir. Sarayda klasik Osmanlı mimarisinden farklı üslup ve benzeme şekilleri dikkati çeker. Türk saray geleneği ve mimarisinin ana prensiplerine uyulmuştur. Yapı birkaç aşamalıdır ve güzellikle azameti yansıtır. Saray iştihamı, yaptıran paşanın çevreye ve Merkezi Devlet’e karşı gücünü göstermek istediği anlaşılmaktadır. 

 

Taş duvarların içinde görülen boşluklar, sarayın kalorifer tesisatı andıran merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığını göstermektedir. Yapımı bir çok efsane ve hikayeye konu olan İshak Paşa Sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı’da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir. İshak Paşa Sarayı, Geleneksel Türk Mimari karakterinde ve Selçuklu Mimarisi biçiminde bir yapıdır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri yanında, Avrupa sanatının Barok Üslubu'nun etkileri de görülmektedir. Zamanın en modern ve ileri anlayışı ile yapılmış olup, genel hatlarıyla Türk kültürünün özelliklerini taşır. Bir Osmanlı Dönemi Yapısı İshak Paşa Sarayı görkemli özel mimarı yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, selamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şaheserdir... 

Sanki bir saray değil, tüm heybetiyle canlı bir tarih, her tarafı sır dolu bir efsanedir. Onu anlamak için yakından görmek, gezmek gerekir... Bu görkemli yapının mimarı meçhuldür, onun için halk, sarayın yapımı ve tarihi hakkında bir çok efsane anlatır. Sarayı gezerken, masal dünyasının saraylarını görmüş gibi hayal gücünüz harekete geçer, güzellikler karşısında efsanelerde anlatılanlar bir bir gözlerinizin önünde canlanır... Bir kartal yuvasını andıran ve çevresiyle ahenk oluşturan bu muazzam yapıya hayran kalmamak elde değil...

İshak Paşa Sarayı'na Nasıl Gidilir?

İshak Paşa Sarayı'na, Doğubayazıt ilçe merkezinden Doğubeyazıt Kalesi yönünde özel araç ile 15 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsiniz.

Meteor Çukuru - Ağrı

Doğubayazıt ilçe merkezinin 35 kilometre doğusunda, Gürbulak gümrük kapısının yaklaşık 2 kilometre kuzeydoğusunda bulunmaktadır. 1988 Yılında Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulunca tescillenmiş 2'nci derece doğal sit alanıdır.

Karstik çöküntü olup derinliği 60 metre, çapı ise 35 metredir. Yöre halkı arasında 1892 yılında gece büyük bir göktaşının düştüğü, sarsıntı  meydana geldiğini ve Gülveren köyünün su kaynaklarının bulanık aktığı söylenmektedir. 

Önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Kaynak: Alpaslan, İ. 1995). Her Yönüyle Ağrı. Tutibay Yayınları. Çetin,Y. 2013).Ağrı Kültür ve Doğa Varlıkları Envanteri. Doğuş Ofset Matbaacılık

Balık Gölü, Taşlıçay İlçesi'ne 26 kilometre, Doğubayazıt iİçesi'ne 60 kilometre mesafededir. İki ilçenin sınırları içerisinde kalan Balık Gölü’nün denizden yüksekliği 2 bin 241 metre olup, Türkiye’nin en yüksek rakımlı göllerinden biridir. En derin yeri 37 metredir ve bir lav seti gölüdür.

Göl, içme suyu ve kullanma suyu koruma sahası statüsünde olup yakınındaki yerleşim birimleri için içme suyu sağlamaktadır. Çevresindeki dağlardan gelen küçük dereler, kıyısındaki pınarlar ve yer altı sularıyla beslendiği için akış durumu ve sürekliliği ile ilgili veriler tespit edilememiştir.

Yakın çevresinde tarım alanları ve otlaklar bulunur. Türkiye’nin önemli kuş alanlarından biridir. Gölün üzerindeki 0.15 hektar alana sahip bir adada kuluçkaya yatan kadife ördek popülasyonu ile önemli bir kuş alanı statüsü kazanmıştır. Bölgedeki asıl ünü, yetiştirdiği kırmızı benekli alabalıktan kaynaklanır. Göl çevresinde yaşayan başlıca hayvan türleri kartal, şahin, keklik, yabani tavşan, tilki, kurt, yaban ördeği, martı, bıldırcın ve çulluktur. 

1651 yılında doğan ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed-i Hani'ye ait bir türbedir. 17'nci yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam alimi Ahmed-i Hani'nin türbesinin yanında sonradan bir de cami yapılmıştır. Türbe Doğubayazıt'a 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayı'nın üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbedir

Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan'dan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağı'nın farklı dillerde bir çok ismi vardır. Başlıcaları Ararat, Kuh-i Nuh, Gli Dağ, Cebel ül Haristir. Marco Polo'nun hiç bir zaman çıkılamayacak dediği dağa ilk tırmanışı kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. İkinci kış tırmanışı ise ilk tırmanıştan çok sonra 21 Şubat 1970' de Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980'li yıllarda binlerce dağcı Ağrı Dağı'nı ziyaret etti. Ağrı Dağı, her yıl binlerce yerli ve yabancı dağcı tarafından ziyaret edilmektedir. Yüksekliği 5137 metredir ve konum olarak Doğu Anadolu'da İran sınırları yakınında yükselir. Aras-Murat Nehirleri arası) Tırmanışlar İçin en uygun zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tırmanışları zorlu ancak zevklidir. Tüm dağcılar için Ağrı Dağı kış solo tırmanışı en büyük hedeftir. 

 

Özellikleri: Ağrı Dağı, Anadolu Yarımadası ve Avrupa'nın en yüksek doruğudur. 4 bin metreye kadar bazalt, daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde Serdarbulak Yaylası ve 3896 metre yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır. Ağrı Dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.

Tırmanış için malzemeler: Krampon, İp 11 mm), Buz Kazması, Emniyet Malzemeleri Perlon, Buz Burgusu vb) Yaz çıkışlarında -5, -10 ºC'ye) dayanaklı uyku tulumu, anorak, rüzgarlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, dağcıların çıkışları izne tabi olan Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarına tırmanışlarında şu noktalarından hareket etmeleri zorunludur. Ağrı dağına çıkışlar Doğubeyazıt - Topçatan köyü - Eli Çiftliği güzergahından olmak şartıyla yalnızca dağın Doğubeyazıt sınırları içinde kalan cephesinden yapılmaktadır. Küçük Ağrı Dağı'na ise yalnızca kuzeybatı güzergahından çıkış yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota güney rotasıdır.

Doğubeyazıt'ta konaklayan dağcılar tırmanış için gerekli hazırlıkları burada tamamlayarak otomobil ile Eli Köyü'ne ulaşırlar. Burada su ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 2 bin 800 metre yükseklikteki ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2. gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4 bin 200 metre dolaylarında ikinci kamp yerine ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kayması ve ip alınması zorunludur. 8-10 saatlik tırmanışla doruğa ulaşılır ve birinci kamp yeri olan 2 bin 800 metreye dönüş yapılır. 

Kaplıca alanı, Ağrı'nın güneydoğusunda bulunan Diyadin ilçe merkezine 5 kilometre mesafede yer almaktadır. Kaplıca bölgesi birbirinden kopuk olarak bulunan Yılanlı, Davut, Tunca ve Köprü kaplıcaları olmak üzere geniş bir alana yayılmıştır. Bu alanının içinden geçen Murat Nehri, görsel ve rekreatif açıdan kaplıca bölgesine önemli bir doğal değer kazandırmaktadır.

Diyadin Kaplıcaları’nın termal suları bikarbonat, klorür, sülfat, kalsiyum, karbondioksit gazı içermesi ve toplam mineralizasyonunun 1 gr/lt olması nedeniyle çeşitli hastalıklara şifa kaynağıdır.

Eski Bayezid Cami - Ağrı

Doğubayazıt, 1514 Çaldıran Savaşı’ndan sonra I.Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Doğubayazıt Kalesi'nin hemen yanında, merkezi kubbeli ve tek minareli cami de o dönemde yapılmıştır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bu camii, 15–20x15-20 metre boyutlarında, kara planlı ve tek kubbelidir. Tarihi caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapımında bir sadelik göze çarpar.

Meya Günbuldu) Mağaraları - Ağrı

Diyadin ilçe merkezine 12 kilometre uzaklıktaki Günbuldu Köyü'ndedir. Antik bir kent görünümündeki yerleşim yerinde mağaralar ve tarihi kalıntılar köyün 400 metre uzağında bulunmaktadır. Kayalara oyularak yapılmış barınma yerleri, tapınak, ibadethane, oda ve mağaralar oldukça ilgi çekicidir. Barınak ve ibadethanelerde değişik inançların izleri görülmektedir. Oldukça tahrip edilmiş kentten, günümüze mihrap, haçlı taşlar ve mezarlar kalmıştır. Buradan çıkarılan iki koç heykeli, şu anda il merkezinde bulunmaktadır.

Kaynak: "Alpaslan, İ. 1995). Her Yönüyle Ağrı. Tutibay yayınları"