ŞANSLI OLMANIN DÖRT YOLU

ŞANSLI OLMANIN DÖRT YOLU

Whatsapp Facebook Twitter LinkedIn

Kendinizi şanslı biri olarak mı görüyorsunuz yoksa sürekli talihsizliğinizden mi yakınıyorsunuz? İkincisi geçerliyse size iyi bir haberimiz var. Pozitif psikoloji, sürdürülebilir şansın geliştirilebilir olduğunu savunuyor. Peki, ama nasıl? Önerdiğimiz egzersizleri hayatınıza uygulayarak siz de artık şanslı olabilirsiniz.

  1. Niyetinizi netleştirin

“Şans yaratan makinenin çalışabilmesi için onun belirlenen doğrultuda programlanması ve düzenlenmesi gerekir. Başımıza gelen olaylara yüklediğimiz anlamı ve şansı ‘yapan’ odur. Saklı niyetlerin ortaya çıkmasını sağlar” diyor psikoloji profesörü ve yazar Philippe Gabilliet. 1986 yılında, öz-yeterlik kavramı ile tanınan Kanadalı psikolog Albert Bandura şöyle der: “İnsan doğası kısmen değerlerin seçimi ve kişisel yönelimlerin normları tarafından yönetilir. Kişisel değerlendirme mekanizması tesadüflerin etkisini belirler ve bu da bizim sosyal gelişimimizi şekillendirir.” Dolayısıyla net bir amaç olmazsa eğer, süregelen bir şans da olamaz. Bu, bir projeyi planlamadan veya bir amacı detaylandırmadan başlamak anlamına gelmiyor. Aslında bu daha çok, kişinin arzusunu belirlemesi, hayatına nasıl bir yön vermek istediği ve ona nasıl bir anlam yüklediğiyle ilgili. Pozitif niyet, kişinin içsel gelişim hissinin ve yaşam motorunun ne olduğunu sorgulamasını gerektiren yaşamsal bir arzudur. Beni heyecanlandıran nedir? Neye ihtiyacım var ve ne istiyorum? Bunlar gibi şans yolunu inşa eden birçok soru var. Herkes beklentilerini ince eleyip sık dokuyarak onları somutlaştırmalı ve niyetine şekil vermek için beslemeli. Bunu yapmak için, günlük tutabilir, bir eğitime katılabilir ya da sizinle aynı beklentilere sahip kişilerle buluşabilirsiniz.   

2. Kendinizi erişilir kılın

Philippe Gabilliet erişilir olmak derken, kişinin etrafında olanlara mümkün olduğunca dahil olması ve kendini açmasından söz ediyor. “Bu, ilginç bilgilere karşı kulaklarımızın açık olması, hemen iletişime geçme hissini yaşamamız ve enerjimizi o yöne yöneltmemiz için genel bir uyanıklık ve tetikte olma tutumudur. Böylece uygun fırsatlar artar ve bir şeyler için orada olduğumuz duygusu oluşur.” Bağlantıyı kesmek için verilen düzenli aralar sezgilerin yüzeye çıkmasına olanak tanır ve şansın iki rakibi olan rutinden çıkmak ve otomatik düşüncelerden sıyrılmak için de bu gereklidir. Negatif hissettiğiniz bir olayı pozitif yönde sorgulamaya çalışın: Bu olaydaki pozitif şey ne olabilir? Herhangi bir olayı alıştığımızdan farklı şekilde karşılıyor olmamız, öfkemizin duygusal sürecini sekteye uğratır. Çünkü olaya verilen tepki tarafından yakalanmaktansa, derin düşünceye bilinç yerleştirmiş olursunuz. Bu durumda kazanç çift taraflıdır; duygusal enerjinizi korursunuz ve başka tür bir düşünce biçimi oluşturursunuz.

3. Talihsizliği geri dönüştürün

“Şanslı insanlar tesadüfi aksaklıklardan kaçınmazlar. Onlar etkili ve kalıcı bir şekilde talihsizliği köşeye itmeyi bilirler” diyor Philippe Gabilliet. Kaderin buyurduklarıyla kendi sorumluluklarında olanları birbirinden ayırt edebilirler. “Onlar talihsizliklerinin içinde talihe ait bir filizi yeniden bularak paradoksal bir duruş benimsemeyi bilirler, çünkü durumun her zaman daha kötü olabileceğinin farkındadırlar.” Talihsizlik yaşayan kişi kendisine şu soruyu sormalı: Bu talihsizlikten ne çıkarabilirim? Şansızlığı tersine çevirmenin son aşaması olarak, yeni bir şeyler deneyerek, görüşmeyi bıraktığınız kişilerle yeniden ilişki kurarak ve davetleri kabul ederek kendinize yeni kapılar açmak için fırsatlar makinesine başvurabilirsiniz. Bunu önemli bir bilgiyi almak veya beklenmedik bir isteği yakalamak için de yapabilirsiniz.

4. Şansın kendisi olun

“Şans, diğerleridir” diyor Philippe Gabilliet ve ekliyor: “Çevremiz çok önemlidir; ne kadar çok kişi tanıyorsak, o kadar iyi bir fırsatla karşılaşma ihtimalimiz vardır.” Herfordshire Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Richard Wiseman, şanslı kişilerin başkalarından doğal olarak verimli etkileşimler beklediklerini söylüyor. Karşı tarafa cömert bir tutum sergileyen ve karşılık beklenmeyen bu davranışı benimsemek gerekiyor. Bu sebeple, şansın sürekliliğini sağlayabilmek için verdiğiniz “hediyenin” enerjisini harekete geçirmelisiniz. Bu da kendinizin şans olmasıyla mümkün. “Aşk, bilgi ve şans arasında bir ortaklık bulunur. Bu üçü, daha çok insani değer yaratmak için varlıklar arasında hareket ederler. Başkalarına şans getirmek, onları dinlemek ve yanlarında olmakla alakalıdır. Dinleyen kişiye önemli bir bilgi vermek, ona yeni olanakların olduğu bir alan sunmak ama aynı zamanda da olay gerçekleştiği esnada onu beklenmedik ve mutluluk verici bir hale dönüştürmeye yardım etmek için orada olmaktır.”  

Yazı: Flavie Mazelin Salvi